İktisadi ve İdari Bilimler FakültesiFaculty of Economics and Administrative Scienceshttps://hdl.handle.net/11421/17272024-03-28T21:32:35Z2024-03-28T21:32:35ZTüketici davranışı perspektifinden vekâleten verilen kararlar bağlamında sosyal kimlik oluşturma süreci: Anneler üzerine bir durum çalışmasıKapusuz, Sevdenurhttps://hdl.handle.net/11421/278122024-01-09T07:11:18Z2023-01-01T00:00:00ZTüketici davranışı perspektifinden vekâleten verilen kararlar bağlamında sosyal kimlik oluşturma süreci: Anneler üzerine bir durum çalışması
Kapusuz, Sevdenur
Günümüzde bebek ve çocuk ürünlerine yönelik pazar giderek büyümekte ve önemli fırsatlar sunmaktadır. Bu durum annelerin çocukları adına mal ve hizmet satın alma kararlarını da giderek çeşitlendirmektedir. Dolayısıyla annelerin verdikleri bu kararlar ve altında yatan dinamikler son yıllarda pazarlama alanında da dikkat çekici ölçüde artmaktadır. Bununla birlikte, yapılan çalışmalar incelendiğinde anne kararlarının geleneksel tüketici karar süreci kapsamında ele alındığı görülmektedir. Bu teorilerin büyük kısmı kişinin kendine yönelik kararlarını kapsamaktadır. Hâlbuki anneler, çocukları adına karar verirken vekâleten bir karar vermektedir. Öne çıkan bir diğer husus da annelerin kararlarını inceleyen çalışmalarda benlik genişletme teorilerine ağırlık verilmesi ve sosyal kimlik oluşturma teorilerinin dikkate alınmamasıdır. Literatürdeki bu eksikliklerden yola çıkarak bu çalışmada annelerin çocukları adına aldıkları kararlar “vekâleten karar verme” süreci olarak kavramsallaştırılmakta ve bu bağlamda sosyal kimlik oluşturma sürecini ortaya koymayı amaçlamaktadır. Bu amaç doğrultusunda bir durum çalışması tasarlanmıştır. Bu kapsamda veganlık, aşısızlık ve okulsuzluk kararı alan toplamda 20 katılımcı anneyle yarı yapılandırılmış görüşmeler yapılmıştır. Görüşme verilerinin kodlanması, literatür ve ilişki analizi doğrultusunda araştırmanın bulguları ortaya konulmuş ve yorumlanmıştır. Buradan hareketle annelerin vekâleten karar verme bağlamında sosyal kimlik oluşturmaya yöneldikleri ve bu sosyal kimlik oluşturma sürecinde doğrulama çabası ve karardan tatmin olma temalarının etkili olduğu görülmüştür. Bu araştırmanın sonuçları doğrultusunda, vekâleten karar verme bağlamında sosyal kimlik oluşturmaya dair teorik bir model sunulmuştur.
2023-01-01T00:00:00ZAşı kararsızlığı ve aşı reddi konusuna sosyal pazarlama bakış açısından çözüm önerileriKapusuz, Sevdenurhttps://hdl.handle.net/11421/275802023-11-07T07:52:24Z2019-01-01T00:00:00ZAşı kararsızlığı ve aşı reddi konusuna sosyal pazarlama bakış açısından çözüm önerileri
Kapusuz, Sevdenur
çalışma, halk sağlığı üzerinde önemli bir tehdit oluşturma potansiyeli olan aşı
kararsızlığı ve reddi konusuna odaklanmaktadır. 19. yy’dan günümüze değin
güçlenerek sürmekte olan aşı reddi hareketi, Türkiye’de de giderek artmakta ve
çok sayıda uzman konuya dikkat çekmeye çalışmaktadır. Aşı reddi ve/veya kararsızlığı ile ilgili literatür incelendiğinde,
konunun sosyal bilimcilerden ziyade sağlık bilimleri alanında fazlaca
çalışıldığı görülmektedir. Halbuki sosyal bilim bakış açısının ve
multi-disipliner yaklaşımların aşı reddi/kararsızlığı sorununa çözüm
arayışlarında önemine giderek daha fazla dikkat çekilmektedir. Dolayısıyla bu
çalışma alanda ortaya çıkan literatürü özetleyerek bir yandan sosyal bilimler
alanındaki akademisyenlerin bu konuya yönelik dikkatlerini çekmeyi diğer
taraftan ise sosyal pazarlama kapsamında konuya yönelik geliştirilebilecek
stratejileri ve teorileri özetlemeyi amaçlamaktadır. Çalışmada öncelikle aşı
reddi ve kararsızlığı kavramları açıklanmakta, daha sonra bu konuya yönelik
çözüm önerileri üretmek için kullanılan başlıca teoriler, sosyal pazarlama
yaklaşımı içindeki çalışmalar ve tutum değişimi stratejileri özetlenmektedir.
Literatür taraması sonucunda alanda yapılacak yeni çalışmalara ihtiyaç olduğu,
bu yeni çalışmalarda sadece ret üzerinde değil aşı kararsızlığına öncelikle
odaklanılması gerektiği, aşı kararsızı ya da reddi yapan ailelere doğru
stratejilerin uygulanabilmesi için sosyal pazarlama bakış açısı ile hareket
edilerek segmentasyon çalışmasına ihtiyaç olduğu ve son olarak konunun sosyal
bilimlerin farklı alanlarından araştırmacılarca da çalışılarak daha zengin
çözüm önerilerine ihtiyaç olduğu sonucuna varılmıştır.
2019-01-01T00:00:00ZFinansal raporlama kalitesini etkileyen faktörler ve finansal raporların kalitesinin ölçümüne ilişkin yaklaşımlarhttps://hdl.handle.net/11421/275782023-11-07T06:43:22Z2019-01-01T00:00:00ZFinansal raporlama kalitesini etkileyen faktörler ve finansal raporların kalitesinin ölçümüne ilişkin yaklaşımlar
Finansal raporlama
kalitesi, çok boyutlu bir kavram olduğu için literatürde farklı bakış
açılarıyla tanımlanmakta ve ölçülmektedir. Bu çalışmanın amacı, finansal
raporlama kalitesini tanımlayarak, raporların kalitesini etkileyen faktörler ve
ölçüm yöntemlerine ilişkin bir çerçeve oluşturmaktır. Finansal raporların
kalitesi, finansal raporları hazırlayan kişilerden, işin doğasından kaynaklanan
özelliklerden ve raporlama sürecinde çevrenin özelliklerinden etkilenebilir.
Dolayısıyla finansal raporlama kalitesini etkileyen faktörler; kişi, görev ve
çevre boyutunda sınıflandırılmıştır. Literatürde finansal raporlama kalitesinin
farklı boyutlarını ölçmeye odaklanan çeşitli yaklaşımlar bulunmaktadır.
Finansal raporlama kalitesi ölçüm yaklaşımları; faydalı finansal bilginin
niteliksel özellikleri, kazanç kalitesi ve finansal raporlama kalitesinin dış
göstergeleri bağlamında olmak üzere üç kategoride sınıflandırılmıştır. Bir işletmenin
yüksek kaliteli finansal raporlara sahip olması, işletme ve yatırımcılar arasındaki
bilgi asimetrisini azaltarak yatırım verimliliğinin artmasını ve sermaye
maliyetinin düşmesini sağladığı için önemlidir.
2019-01-01T00:00:00ZAvusturya’daki Türk-İslam algısının siyasi yansımalarıhttps://hdl.handle.net/11421/274652023-10-16T06:54:28Z2023-01-01T00:00:00ZAvusturya’daki Türk-İslam algısının siyasi yansımaları
İslam korkusu anlamına gelen İslamofobi, Batı’da Müslümanlara karşı duyulan ayrımcılık, nefret, düşmanlık ve kin besleme gibi hisleri ifade etmektedir. Soğuk Savaş’ın son bulması ile birlikte Batılı ülkeler komünizmin yerine geçecek yeni düşman olarak İslam’ı seçmişler ve İslam’ı terörizmle bir tutmuşlardır. Bu çalışmanın amacı Avusturya’daki İslamofobik politikaları ortaya koyarak bu politikaların yansımalarını analiz etmektir. Bu amaçla çalışmada şu soruların cevabı aranmaktadır: Avrupa ve Avusturya’daki İslamofobi’nin ve İslamofobik politikaların temel nedeni nedir? Bu politikaların Avusturya siyasetine ve toplumuna yansımaları nasıl olmuştur? Nitel çalışma olan bu araştırmada, elde edilen verilere göre yorumlayıcı yöntem izlenmiştir. Veriler ise literatür taraması sonucu elde edilmiştir. Ayrıca çalışmada Avusturya gibi Avrupa ülkelerindeki Müslümanların, İslam karşıtı politikalar karşısında nasıl bir strateji izlemeleri gerektiği hususunda çözüm önerileri sunulmaktadır.
2023-01-01T00:00:00Z