Nostalgia versus feminism in British costume drama
Abstract
Bu makale son yirmi beş yılda yapılmış örnekler üzerinden kostüm drama (daha çok İngiliz) olgusunu ve “dönem” filmi olarak adlandırılan filmler üzerine olan kuramsal tartışmayı incelemektedir. 1980’lerin ve 1990’ların eleştirmenleri, söz konusu dönem filmlerinin, ulusal kimliğin yeniden tanımlanıp yön verilmesi ile ilgili Thatcher yandaşı politik projeyi desteklemek adına tarihsel kostüm filmlerinin nostaljik ve muhafazakar çekiciliğini istismar etme yolundaki girişimlerini farketmişlerdi. Buna rağmen, kostüm dramaları, özgür-bilinçli kadın kahramanlarıyla ve ikiyüzlülükle ve yobazlıkla ilgili keskin gözlemleriyle, feministler için ilgi çekici olmaya devam etmiştir, ve bu filmlerin mizansen ve oyunculuk sanatı alanındaki sinemasal özellikleriyle ilgili de sürekli olarak beğeni içeren eleştiriler ortaya konmuştur. Kostüm dramalarında sinsi ve gerici bir ideolojik projenin izlerini görenlerle, söz konusu filmleri estetik ve anlatım özellikleri açısından beğenenler arasındaki eleştirel tartışma, özgün edebi kaynakların içinde mevcut olan sosyal köktenciliğin ve bunun filmlerde ne derece ifade bulduğu konularının gözden kaçırılmasına neden olmuştur. 1980’lerin ve 1990’ların “klasik” dönem filmlerinin, bu tür filmlerde meydana gelen en son gelişmelerle beraber yeniden incelenmesi, ilk bakışta görünebilenden çok daha incelikli eleştirel boyutların varlığını ortaya koymuştur. İnceleme sonucunda elde edilen çıkarımlar, ulusal kimliğin oluşturulmasında sinemanın rolü, feminist söylemdeki gelişmeler ve tür eleştirisinin farklı yönleriyle doğrudan ilişkilidir. This essay examines the phenomenon of (mainly British) costume drama during the last twenty-five years and the theoretical debate surrounding the socalled 'heritage' film. Critics of the 1980s and 1990s saw in the heritage film an attempt to exploit the nostalgic and conservative appeal of the historical costume drama in order to support the Thatcherite political project of redefining and reorientating national identity. Yet the costume drama, with its independently-minded heroines and its sharp perceptions of hypocrisy and bigotry, has continued to exert an appeal for feminists, and there has also been consistent critical appreciation of its cinematic qualities in terms of mise-enscène and performative art. The critical debate between those seeing in costume drama an insidious and regressive ideological project and those who applaud the aesthetic and thematic qualities of the films involved has tended to obscure the social radicalism inherent in the original literary sources and the degree to which it has found expression in the films. A re-examination of 'classic' heritage films of the 1980s and 1990s, together with an analysis of more recent developments in the genre, indicate the presence of more subtle critical dimensions than may at first appear. The implications have a bearing on the role of cinema in forging national identity, developments in the feminist discourse and aspects of genre criticism.
Source
İleti-ş-imVolume
0Issue
10URI
http://www.trdizin.gov.tr/publication/paper/detail/T1RFMU5qYzM=https://hdl.handle.net/11421/19384
Collections
- Makale Koleksiyonu [157]
- TR-Dizin İndeksli Yayınlar Koleksiyonu [3512]