Ceza Hukukunda Şahısta Hata ve Hedefte Sapma
Abstract
Şahısta hata ve hedefte sapma iki yakın kavram olmakla birlikte, hukuki sonuç bakımından birbirlerinden önemli ölçüde ayrılmaktadırlar. Zira hedefte sapma, şahısta hatadan farklı olarak, failin ceza sorumluluğunun belirlenmesinde dikkate alınmaktadır. Ne var ki bu iki kavramı birbirinden ayıran sınırın ne şekilde belirleneceği, bugüne kadar birçok tartışmayı beraberinde getirmiştir. Çalışmada öncelikle bu noktaya ilişkin görüşler incelenecektir. Ancak bu hususa dair açıklamalar, yanıtlanmaya çalışılacak diğer sorular için yalnızca bir çıkış noktası oluşturacaktır; zira çalışma esas olarak şahısta hata ve hedefte sapmaya ilişkin özel durumları incelemeyi amaçlamaktadır. Buna örnek olarak da, iştirak halinde işlenen suçlarda failin şahısta hataya düşmesinin veya hedefte sapmanın meydana gelmesinin diğer suç ortaklarının ceza sorumluluğuna nasıl etki edeceği verilebilir. Meşru müdafaa halinde işlenen eylemlerde ve haksız tahrik altında işlenen suçlarda bu kavramların nasıl etki doğuracağı ele alınacak diğer bir konudur. Failin mağduru görmediği olaylarda, örneğin belli bir mesafeden işlenen suçlarda, neticenin failin tasavvur ettiği kişi üzerinde değil, başka birinin üzerinde gerçekleşmesi hali de incelenecektir. Although mistake in identity (error in persona) and mistake in the blow (aberratio ictus) are two closely interrelated concepts they diverge from each other in terms of legal consequences to a considerable extent. Because mistake in the blow, as different from mistaken identity, is taken into consideration in determining the criminal liability of the perpetrator. However, the question of how to determine the demarcation line between these two concepts brought along many discussions up to today. In this study, we will first examine the views on this issue. However, these explanations will only constitute a starting point for the discussion of other questions that we will try to answer in this study, because it mainly aims at examining the special cases related to mistake in identity and mistake in the blow. As an example for this, we may mention how the mistake in identity of the perpetrator or his/her mistake in the blow would affect the criminal liability of other persons as far as collective crimes are concerned. Another issue to be addressed is what kind of an impact these two concepts would give rise to as far as crimes committed in the state of self-defense and under unjust provocation is concerned. We will also examine the incidents where the perpetrator has not seen the victim, for example the crimes committed from a definite distance and the consequences of the crime occurs not on the person intended by the perpetrator but another person.
Source
Galatasaray Üniversitesi Hukuk Fakültesi DergisiVolume
0Issue
2URI
https://app.trdizin.gov.tr/publication/paper/detail/TXpNek9EYzBOQT09https://hdl.handle.net/11421/23812