Competitiveness of the Turkish economy: Average man trap
Künye
Toprak, M, Bayraktar, Y. (2015). Competitiveness of the Turkish economy: Average man trap. Anadolu Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi, 15 (3), 33-49.Özet
Turkey belongs to the world’s largest 20 economies and
distinguishes from other developing and Islamic countries with its well-educated population, modernity, reconciliation of traditional life and modern life, democratic formation and performance and the economic
and civil liberties.
However, Turkey has still not overcome middle-income
or middle technology trap. In this essay, we recommend
to use the concept of “average man trap.” In developing
countries, the formation of human resources is also in
the development stage. Therefore, closing the gap between developed and developing countries necessitates
relatively more rapid development rates. Since focusing
directly on effects of human resources on income and
technology, we argue that “average man trap” is most
explanatory factor for developmental issues.
Turkey is located between the countries belong to efficiency driven group and the countries belong to innovation -driven group. We argue that without abandoning
“average man model” in the decision making and administrative spheres Turkey will suffer from this trap.
When the education investments and internationalization of skilled labor trends are taken into account, Turkey would break its shell in 2025, ten years later than
now. Since Turkey has a century and half length long
term relationship with the Western Block, our ten year
prediction would even be longer due to the historical
poor performance.
Universities and vocational higher schools are functioning in every corner of the country today, we anticipate
that this trend would rapidly improve human resources. Because the current human resources engaging
in decision-making mechanisms are not ready to feel
confident to delegate their authorities. The fear is losing control of the decision making and business. The
socio-political and socio-economic backgrounds of the
present managing groups are not very confident to face
with higher classes. Therefore, the country will wait until the prospective educated children of the managing
classes for taking the authority and delegating the duties and participating more talented personnel to the
decision making processes without feeling a threat or
complexity. Türkiye dünyanın en büyük 20 ekonomisi arasında
olup, eğitimli nüfusu, modernliği, geleneksel yaşamla
çağdaş yaşamı uzlaştırma yönündeki başarısı, demokratik formasyonu ve performansı ve ekonomik ve sivil
özgürlükler bakımından özel bir yere sahip olmasına
rağmen, hala, orta gelir veya orta teknoloji tuzağını
aşamamıştır. Biz bu incelemede “ortalama insan tuzağı” kavramının kullanımını öneriyoruz. Gelişmekte
olan ülkelerde insan kaynakları formasyonu da gelişme aşamasındadır. Bu nedenle gelişmiş ülkelerle arasındaki farkı kapatması ancak göreli olarak daha hızlı
gelişme kaydetmesinde yatar. Gelir veya teknolojinin
doğrudan belirleyicisi olarak insanı odağa koyduğu
için “ortalama insan tuzağı” yaklaşımının açıklayıcı
faktör olarak yeterli olduğunu düşünüyoruz. Türkiye hala faktör etkinliği grubundaki ülkelerle yenilik üreten gruptaki ülkeler arasında bir yerde konuşlanmış ve buradan da yaklaşık on yıldır kurtulamıyor.
Bizim tezimiz, Türkiye’nin karar alma ve yönetsel mekanizmalarda “ortalama insan” modelini kullanmaya
devam ettikçe bu tuzaktan kurtulamayacağıdır. Öngörümüz, en az 10 yıllık bir süre sonunda Türkiye’nin bu
açmazı aşabileceği yönündedir. Türkiye’nin birbuçuk
asırdır Batı ile çok yakın politik ve ekonomik angajmanı ve buna rağmen nispeten düşük performansı dikkate alındığında, bu sürenin biraz daha uzayabileceği de
söylenebilir. Ancak, bugün ülkenin her köşesinde açılan
yüksek öğrenim ve mesleki eğitim kurumlarının insan
kaynağını hızla iyileştireceğini öngörüyoruz.
Halihazırda karar alma mekanizmalarında bulunanların eğitim düzeyi ve ait oldukları sosyopolitik
ve sosyoekonomik arkaplanlar itibariyle ortalamanın
üstünde vasıflı insanları karar alma ve yönetim noktalarına yerleştirmelerini beklemek çok da rasyonel görünmüyor. Çünkü, görece daha yüksek nitelikli bu kişilerle baş edememe, kontrol edememe, yönetememe ve
aldatılma riski kısır döngünün kendisini sürdürmesini
de meşrulaştırmaktadır. Gücü elinde bulunduranların
eğitimli ve daha kentli çocuklarının işleri devralması
durumunda, Türkiye “ortalama insan” modeline bağlı olmaya gerek duymayacaktır. Dolayısıyla, bugün
yürürlükte olan karar alma mercilerindeki ortalama
vasıftaki insanların performansları da beklendiği gibi
ancak ortalama civarında seyretmektedir. Türkiye’nin
çıkar yolu ortalamayı yükseltmekten geçiyor.
Kaynak
Anadolu Üniversitesi Sosyal Bilimler DergisiCilt
15Sayı
3Bağlantı
https://hdl.handle.net/11421/25115Koleksiyonlar
- Cilt.15 Sayı.3 [12]