Osmanlı Devleti'nde Vezir-i Azamlık kurumu
Abstract
Osmanlı Devletinin merkez örgütünde Padişahtan sonra yer alan en büyük devlet memuru vezirÊi azamdı. Devletin kuruluşundan itibaren var olan vezirlik kurumu, İmparatorluğun sonuna kadar devam etti. ''Vezir''in sözlük anlamı ''yardımcı''dır. Aynı zamanda yük anlamını da taşır. Bu bakımdan devletin yükünü taşıyan anlamında da kullanılmıştır. Osmanlı Devleti'nde sonradan halife ünvanını da alan sultanların vekili, tam yetkili temsilcisi ve yürütmenin ikinci sorumlusu vezirÊi azamdır. Sultan Orhan zamanından beri var olan bu makamı işgal eden kişiye diğer vezirlere olan üstünlüğünü belirtmek ve devlet örgütünde hiyerarşiyi sağlamak için önceleri vezirÊi evvel ve vezirÊi azam denirken, Kanuni'den itibaren sadrazam ünvanı kullanılmaya başlanmıştır. Padişahın mutlak vekili olan vezirÊi azam, padişahın fermanıyle atanır ve diğer vezirlerden farklı olarak kendisine mührÊi hümayün, yani Padişahın mührü verilir. Bu mutlak vekillik sembolü idi. Görevden azledilince geri alınırdı. Sefere çıktıkları zaman tam yetki ile donatıldılar. XVII. yüzyıl başlarına kadar vezirÊi azam olacak kimse kubbe vezirleri arasında bu göreve atanırdı. Ancak bu yüzyıldan sonra valilerden de vezir,i azam yapılmaya başlandı. III. Ahmet (1703Ê1730) döneminde kubbe altı vezirliği kaldırıldıktan sonra, vezirÊi azam olacak kimse tamamen Padişahın isteğine göre göreve gelmeye başladı. Devletin güçlenmesi ve gerileme girmelerinde de vezir i azam formasyonu etkilidir. XVIII. yüzyılın son yarısından itibaren üç ayda bir'e inen Divan toplantıları vezirÊi azam'ın İkinci Divanına kaydı. Böylece devlet işlerinde vezirÊi azam konağı BabÊı Ali ön plana çıktı. Kubbealtı toplantı ve kubbe vezirleri yöntemi yerine yeni bir vekiller heyeti oluşturuldu.
Collections
- Tez Koleksiyonu [76]