Türkiye ve Almanya'da kamu görevlilerinin çalışma koşullarının belirlenmesinde sendikaların rolleri
Abstract
Kamu görevlileri hemen hemen bütün ülkelerde uzun yıllar imtiyazlı bir azınlığı temsil etmişlerdir. Ancak bu durum, 19. yy.'ın sonlarına doğru klasik devlet anlayışı yerine sosyal devlet anlayışının kabulüne kadar sürmüştür. Sosyal devlet anlayışının dünya genelinde kabul görmesi ve zaman içerisinde devlet organizasyonunun yapı değiştirmesiyle birlikte, toplumun devletten beklentilerinİn artmasının doğal bir sonucu olarak kamu sektörü büyümüş ve kamu görevlilerinin sayısında hızlı bir artış görülmüştür. Bu nedenle, çalışan gruplar içerisinde itibar ve sosyal prestijin sembolü olarak gösterilen kamu görevlileri, kapitalizmin gelişmesine paralel olarak maddi olanaklarını kaybetmiş ve toplumun seçkin kesimleri dışında, diğer vatandaşlarında kamu görevlisi olabilmeleriyle birlikte eski itibar ve prestijlerini büyük oranda yitirmişlerdir. Böylece çalışan kesimler arasında imtiyazsız bir çoğunluğa dönüşen kamu görevlileri, devlete karşı ortak çıkarlarını savunmak üzere örgütlenmeye başlamışlar ancak uzunca bir dönem, karşıt tepkiler nedeniyle mücadele etmek zorunda kalmışlardır. Günümüzde ise kamu görevlilerinin örgütlenmeleri tartışma konusu olmaktan çıkmış, kamu görevlilerine grev, toplu sözleşme gibi hakların ne ölçüde verileceği tartışılmaya başlanmıştır. Tüm bu gelişmeler sonucunda tek yanlı bir sistemle belirlenen kamu görevlilerinin çalışma koşulları, iki taraflılığı esas alan danışma, görüşme ve toplu sözleşme sistemleriyle belirlenmeye başlanmıştır. Bu araştırmada, Türkiye ve Almanya'da örgütlenme süreçleri öğretideki görüşler ve hukuki boyutuyla incelenen sendikaların, kamu görevlilerinin çalışma koşullarının belirlenmesindeki rolleri karşılaştırılmalı olarak eleştirel bir yaklaşımla ortaya koyulmuştur.
Collections
- Tez Koleksiyonu [69]