Reklam ajanslarındaki metin yazarlarının ortaya koydukları davranış yapıları ve varsaydıkları iletişim teorileri
Özet
Yaratıcı insanların en önemli özelliği ve kendi varoluşlarını buldukları nokta, fikir üretme yetenekleridir. Yaratıcılık ruhu, yani araştırma, sorgulama ve olayları değiştirme istekliliği, insan etkinliklerinin her alanına girmiştir ; iş dünyası bunlardan yanlızca biridir. Yaratıcılığın temelinde yatan, beraberinde getirdiği özgürlük duygusudur. Yaratıcı insanlar yanlızca kim olduklarıyla değil, ne yaptıkları ile de tanınırlar. Çalışmaları varlıklarını duyurur ve ortama damgasını vurur. Dolayısıyla bu insanlar kendi kendilerini yönetirler. Reklamcılık sürecinde, yaratıcılık anlamında en önemli görevleri üstlenen elemanlar metin yazarlarıdır. Metin yazarlarının sahip olduğu belirgin yaratıcı kişilik özellikleri vardır. Bunlardan en önemlisi yukarda da değinildiği gibi özgürlük özelliğidir. Metin yazarlarındaki bu özgürlük duygusu, olan ajans yapısı içinde incelendiği zaman, yakın çevresi ile bir mücadele içinde olduğu görülmektedir. Bu mücadelenin temelinde yaratıcı kişilik özelliği olarak özgürlük duygusu ve buna bağlı olarak ortaya çıkardıkları işi sahiplenme duygusu yatmaktadır. Metin yazarının ajans yapısı içersinde ortaya çıkardığı işi değiştirilmeden koruması oldukça zordur. Çünkü ortaya çıkardığı işi, ajans yönetimine, müşteri temsilcisine ve bunun ötesinde reklamverene kabul ettirmek durumundadır. Bunun yanında ajansın örgütsel çıkarlarıda metin yazarları açısından önemli bir sorundur. Böyle bir ortamdaki metin yazarları ortaya çıkardıkları çalışmaları savunabilmek ya da koruyabilmek amacıyla çeşitli davranış yapıları sergilemektedir. Bu sergilenen davranış yapıları, diğer ajans çalışanları ve reklamveren ile doğrudan bağlantılıdır. Metin yazarlarının sergiledikleri davranış yapılarına bağlantılı olarak, çalışmalarında bazı iletişim teorilerini ileri sürmektedirler. Bu teoriler metin yazarlarının bazı davranışlarının ve yaptıkları çalışmaların açıklanmasına veya anlaşılmasına destek sağlamaktadır. Bu sözkonusu varsayılan teoriler şu şekildedir ; öncelikle izleyici reklamları izlemek veya bunlarla vakit geçirmek istemez, çünkü günü çok yorucu ve zor geçirmiştir. Televizyon rahatlama sunarken, izleyiciye göre reklamlar davetsiz misafir gibidir ve televizyonun vermiş olduğu rahatlamayı ya da gevşemeyi bozmaktadır.
Bağlantı
https://hdl.handle.net/11421/8511
Koleksiyonlar
- Tez Koleksiyonu [137]