Antonioni'nin Macera, Gece ve Batan Güneş üçlemesi kapsamında sinemada yabancılaşma ve çağdaş anlatı ilişkisi
Abstract
Sanatta oluşturulan yeni anlatım yollarının, değişen insan ve yaşam üzerine harcanan mesainin ürünleri olduğu söylenebilir. Yaşam ve ona bağlı olarak değişen insan gerçeği sanatta yeni biçimler aracılığıyla görünür kılınmaktadır. Ortaya çıkan her yeni biçim, çağının insanından ve yaşam koşullarından izler taşır. Modern çağda, insan ve yaşam gerçeğinin, büyük oranda, yabancılaşma olgusundan etkilendiği görülür. 20. yüzyıla gelindiğinde, eskinin güvenli ve huzurlu yaşamı, yerini, parçalanmış bir dünyaya bırakmıştır. Gelenekselleşmiş değerler anlamını kaybetmiş, hayatının merkezine koyacak bir şey bulamayan insan, benliğini yitirme tehlikesi ile karşı karşıya kalmıştır. Yaşam artık farklı bir şekilde duyumsanmaktadır. Bu şekilde değişen yaşam ve insan gerçeği, sanatta modernizmle birlikte yeni bakış açılarını ve yeni anlatım yollarının aranmasını da beraberinde getirmiştir. Sinemadaki çağdaş anlatı da, 20. yüzyılın yaşam ve insan gerçeğini ortaya koyan ve bu doğrultuda, sinemanın anlatım olanaklarının gelişmesini sağlayan bir film biçimidir. Sinemanın salt bir eğlence aracı olmak yerine, yaşanan insanlık durumunu gösteren bir düşün alanı da olabileceğini kanıtlayan çağdaş anlatı, 20. yüzyılın yabancılaşmayla yoğrulan insanlık gerçeğinin ifadesi şeklinde değerlendirilebilir. Sinemada klasikleşmiş konuların ve olay örgüsünün yıkıldığı çağdaş anlatı filmleri, bütünlüğünü ve anlamını yitiren dünyanın konturları üzerinde biçimlenmektedir. Bu çalışma ile, sinemada yabancılaşmave çağdaş anlatı arasındaki ilişki, yabancılaşmanın doğrudan ele alındığı ve çok boyutlu olarak çağdaş anlatı ile biçim bulduğu, Michelangelo Antonioni'nin Macera, Gece ve Batan Güneş üçlemesi kapsamında irdelenmeye çalışılacaktır.
Collections
- Tez Koleksiyonu [121]