Kullanım Öncesinde Sanal Gerçeklik Teknolojilerinin Değerlendirilmesi İçin Bir Kuramsal Çerçeve: Uyarlanmış İletişim Ortamları Doğallığı Kuramı Temelinde Bir Biyolojik Evrimsel Yaklaşım
Abstract
Bilişim teknolojilerinin hızlı gelişimi, bu teknolojilerin uygulamalarına ilişkin geniş bir dünyanın oluşmasına neden olmuştur. Bu kullanımlardan biri de, kullanıcısını sistemin içinde soyutlayarak onun gerçekten var olduğu gerçekliğe oranla sistem tarafından sunulan sanal alemde daha fazla bulunma hissini sunmaya çalışan sanal gerçeklik olmaktadır. Bu sistemlerdeki soyutlama ve bulunuşluğun ölçülebilmesi ile ilgili çeşitli yaklaşım ve yöntemlerin sunulduğu çalışmalar alanyazında (ve bu çalışma kapsamında gerçekleştirilen alanyazın taramasında) yer almaktadır; ancak mevcut çalışmalarda bu teknolojilerin temelini oluşturan iletişim teknolojileri bakımından incelenmeleri ve kullanıcıya sanal gerçeklik deneyimi sunmadan önce, kullanılan araçların içsel soyutlama ve bulunuş sağlama potansiyellerine ilişkin bir yaklaşıma rastlanmamıştır. Bu konuda yaşanan sorunlardan birinin, öznel olarak görülebilecek soyutlama ve bulunuş hissinin ölçülebilir bir halde nicelendirilebilmesindeki sıkıntılar olduğundan söz etmek olasıdır. Bu çalışma, soyutlama, bulunuşluk ve sanal gerçekliğin tanımları ve değerlendirilmeleri ile ilgili alanyazını tarayarak sanal gerçeklik teknolojilerinin, hitap ettiği biyolojik duyularımızı temel alan bir yaklaşımla değerlendirilebilecekleri bir kuramsal çerçeve sunmayı amaçlamaktadır. Bu çerçeve, iletişim tercihlerimizi açıklarken evrimsel biyolojiye dayanması nedeniyle tercih edilen İletişim Ortamları Doğallığı Kuramı'nın uyarlanması ile oluşturulmuştur. Önerilen çerçeve, sanal gerçeklik için kullanılabilecek teknolojilerin kullanımlarından önce uygulanması yoluyla sunabilecekleri olası soyutlama ve bulunuşluk deneyimlerinin belirlenebilmesine yardımcı olarak (alanda yaygın olarak kullanılan anketler gibi) kullanım sonrasında gerçekleştirilen çalışmaların geçerliliklerine katkıda bulunabilecek olması dolayısıyla önem taşımaktadır. The rapid development of information and communication technologies has opened a whole new realm of applications for these technologies. One such application is the development of virtual reality, which aspires to immerse the user within the system such that they feel more "present" within the portrayed virtual plane of existence than within their true reality. Many studies have developed a variety of approaches and methods on measuring immersion and presence in these systems, yet few have addressed the underlying technology for what it really is - namely communication technology - and evaluated the technology's potential for immersion and presence before exposing the user to the virtual experience. Part of the issue lies in the difficulty in quantifying arguably subjective experiences such as immersion and presence. This study examines the existing literature on the definition and evaluation of immersion, presence, and virtual reality technologies, and aims to provide a theoretical framework through which virtual reality technology may be evaluated based on the human biological apparatus it appeals to. The framework is constructed on a modified version of the Media Naturalness Theory, which was selected as a basis due to the evolutionary support it provides in explaining our communication preferences. The framework may then be utilized to analyze prospective technologies for their potential to provide immersive experiences and incite presence in the users before any exposure or use has taken place, possibly providing further validity to any findings of post-exposure studies (such as with questionnaires so ubiquitous in the literature of the field).
Source
The Turkish Online Journal of Design, Art and CommunicationVolume
6Issue
2URI
http://www.trdizin.gov.tr/publication/paper/detail/TWpVeU5UZzFOUT09https://hdl.handle.net/11421/11148
Collections
- Makale Koleksiyonu [791]
- TR-Dizin İndeksli Yayınlar Koleksiyonu [3512]