Manevi gerçekçilik sinema dili ve Semih Kaplanoğlu Sineması
Abstract
Sinemanın insanlığa, ait olduğu hakikati tekrar hatırlatabileceğini ve hissettirebileceğini söyleyen Semih Kaplanoğlu, 'manevi gerçekçilik' olarak adlandırdığı sinema dili ile, ilk filmi Herkes Kendi Evinde (2001)'den son filmi Bal (2010)'a uzanan süreçte, giderek minimalistleşen bir anlatım tarzı benimser. Filmleri ile aldığı sayısız ödüllerin yanısıra, Avrupa'nın en büyük sinema festivallerinden 'Berlin Film Festivali'nin büyük ödülü olan Altın Ayı'yı Bal (2010) filmi ile alır. Bu araştırmanın amacı 'manevi gerçekçilik' sinema dilini analiz etmek, Semih Kaplanoğlu sinemasının bu dili yansıtan biçimsel öğelerini incelemek, sinemasının sadeleşmeye doğru değişimini ve bu değişimin dayandığı felsefi temeli tanımlamaya çalışmaktır. Bu amaç doğrultusunda önce, 'manevi gerçekçilik' kavramı filozof Henri Bergson'un sezgicilik felsefesi esas alınarak incelenmiş, daha sonra minimalist anlatım tarzının yansıtılmasında kullanılan sinemasal dil, Geleuze Deleuze'ün 'hareket imge ve zaman imge' kuramları ile açıklanmış ve yönetmenin beş filmi, bu öğeler esas alınarak incelenmiştir.
Collections
- Tez Koleksiyonu [121]