Çin'in dış ticaret performansına kısa bir bakış
Citation
BAYLAN, M.,Eskimergen A. T. (2020). Çin'in dış ticaret performansına kısa bir bakış. Business and Management Studies: An International Journal, 8(2), 2093 - 2120.Abstract
1980’lerin başına kadar dışa kapalı bir ekonomiye sahip olan Çin bu tarihte başlatmış olduğu yapısal reformlarla birlikte kapılarını dış dünyaya açmıştır. Bu çalışmanın amacı; reformlar sonrası Çin’in dış ticaretinde meydana gelen değişmeleri değerlendirmektir. Bunun için Çin Ulusal İstatistik Bürosu (NBSC), Dünya Kalkınma Göstergeleri (WDI) ve Dünya Bileşik Ticaret Çözümü (WITS)’nden elde edilen verilerden faydalanılmıştır. Çalışmada, Çin’in 1995'ten beri dünyanın geri kalan ülkeleriyle sürekli ve mütevazı bir pozitif ticaret dengesi gerçekleştirdiği görülmüştür. 1990'larda dünya ihracatının %1,4'ini ithalatının is e %1,5'ini gerçekleştiren Çin’in 2018’da dünya ihracatının yaklaşık %10,6'sını ithalatının ise %10,34'ünü gerçekleştirdiği tespit edilmiştir. Bu durum kendisini dünyanın en büyük ihracatçısı ve ikinci en büyük ithalatçısı yapmaktadır. Bu çalışmada ayrıca Çin’in en çok ticaret yaptığı beş ülke ve Türkiye ile ticareti de ele alınmıştır. Çin ABD, Hong Kong ve Türkiye ile ticaretinde fazla Japonya, Almanya ve Kore ile ticaretinde ise açık vermektedir. Many researchers have already studied about the China’s foreign trade with the world in
general and with some specific countries in particular. Drysdale and Hardwick (2018) found that
China has profoundly changed the way it engages with the rest of the world. The development of
domestic markets -a key element of Chinese reform- has been significantly enhanced by integration
into international markets via trade, investment flows, technology transfers, people-to-people
exchanges and the spread of knowledge. Li and Jiang (2018) argue that integration into international
production networks and global value chains has seen China evolve into a global manufacturing and
trade centre, contributing to its rapid economic growth. Kızıltan (2004) discusses China’s capability of
being a super power. He asserts that China is an important regional power, and should be taken into
consideration both economically and politically by all countries.