İş Hukuku Açısından İşçinin Bilgi Uçurması (Whistleblowing)
Abstract
Bilgi uçurma (whistleblowing) son dönemde iş hukuku uygulama ve teorisinin ilgi alanına girmeye başlamıştır. Türkçe’de doğrudan bir karşılığı bulunmayan ve “işçinin işyerinde öğrendiği yanlışları açığa çıkarması" şeklinde ifade edilebilecek bilgi uçurmanın, işçinin kendisi, işyeri ve kamuoyu bakımından önemli etkileri bulunmaktadır.
Bilgi uçurma ile iş hukukunun kesişme noktası işçinin sadakat borcudur. Bilgi uçurmanın işçinin sadakat borcuna etkisi, konuya ilişkin tartışmaların odak noktasını oluşturmaktadır. Genel olarak, hizmet akdi ile işverene karşı sadakat borcu altına giren işçinin bilgi uçurmasının, borcun ihlali anlamına gelmediği kabul edilmekte ve bilgi uçuran işçinin korunması yoluna gidilmektedir.
Konuya ilişkin ulusal ve uluslararası hukuki düzenleme yok denecek kadar azdır. Sadece İngiltere’de bilgi uçurma konusu ayrıntılı olarak düzenlenmiştir. Türk hukukunda da bilgi uçurmaya ilişkin açık bir hüküm bulunmamakta; varolan hukuki düzenlemeler ise ortaya çıkabilecek sorunları çözecek nitelik taşımamaktadır. Whistleblowing is a new issue gaining attention in the theory and application of labour law. Whistleblowing can be understood as “revealing faults in the workplace to the public" or “‘disclosure of malpractice by employees, as well as illegal acts or omissions at work".
The intersection between whistleblowing and the labour law is the duty of fidelity of the employee. The debate is about the effect of whistleblowing on the duty. It is generally believed that whistleblowing is not a breach of the contract of service and the duty of fidelity; so the whistleblower is protected by law.
Neither national nor international laws have specific regulations dealing with whistleblowing instead of England. England is the only country, having a special act on whistleblowing. Like many other countries, Turkey has no specific legislation on whistleblowing. Existing rules in Turkish Labour Law are not enough to solve the whistleblowing problems.