Tez Koleksiyonu
https://hdl.handle.net/11421/2359
Thesis Collection2024-03-28T11:24:53ZAğız mikroflorasındaki laktik asit bakterilerinin probiyotik özelliğinin araştırılması
https://hdl.handle.net/11421/23350
Ağız mikroflorasındaki laktik asit bakterilerinin probiyotik özelliğinin araştırılması
Diş çürümeleri ve diş eti hastalıkları tüm dünyada insanlarda en sık rastlanan ağız sağlığı hastalıklarıdır. Laktobasillerin ağız mikroflorasındaki patojen bakterilerle tutunma yüzeyi için rekabete girmeleri ve ürettikleri maddelerle onları inhibe etmeleri dolayısıyla ağız probiyotiği olarak kullanılabilme olasılıkları, ağız ve diş sağlığı açısından umut verici bir alternatif oluşturmaktadır. Ağız ve diş sağlığı üzerindeki olumlu etkileri nedeniyle bu çalışmada tükürükten elde edilen laktobasillerin probiyotik özelliği değerlendirilmiş ve ağız ve diş sağlığının korunmasına katkı sağlayacak probiyotik laktobasillerin seçimi hedeflenmiştir. Bu amaçla 15-18 yaş arası bireylerden alınan tükürük örneklerinden izole edilen laktik asit bakterilerinin ağız probiyotiği olarak kullanılabilirliği incelenmiştir. Probiyotik özellikleri belirlemek için yapılan testler sonucu seçilen izolatların, gerçek diş yüzeyinde mutants stretokoklara karşı rekabeti incelenmiştir. İzolatların tamamı Streptococcus mutans'a karşı inhibisyon göstermiştir. Ayrıca 13L1B, 14L1, 14L1B, 28LBX izolatlarının varlığı diş yüzeyine S. mutans'ın tutunma miktarını azaltmıştır. Bu izolatların S. mutans kaynaklı hastalıkları önlemede ağız probiyotiği olarak kullanılabilmeleri açısından sonuçlar umut vericidir. Konuyla ilgili detaylı çalışmalara ihtiyaç vardır.
2018-01-01T00:00:00ZKemoterapi ajanlarına dirençli hepatosellülar karsinoma hücrelerinde olası biyoişaretlerin in vitro araştırılması
https://hdl.handle.net/11421/23343
Kemoterapi ajanlarına dirençli hepatosellülar karsinoma hücrelerinde olası biyoişaretlerin in vitro araştırılması
Hepatosellülar karsinoma (HSK) kanser ilişkili ölümler sıralamasında dünyada ikincidir. Epitel-mezenkimal geçiş (EMT) metastaz başlaması için önemli bir programdır. Buna rağmen, pek çok kanser hücresi bütün epitel karakterleri tamamen kaybetmeden yada bütün mezenkim karakterleri tamamen kazanmadan kısmi EMT programıyla metastaz yapabildiği de bilinmektedir. Bu tez çalışmasında, tam ve kısmi EMT’nin benzeyen ve ayrışan yönlerini tespit etmek için EMT ile ilişkili transkripsiyon faktörü olan Slug’ın iki farklı HSK hücre hattında aşırı ifadesi sağlandı. Sonra hücreler EMT fenotipi, kemodirenç ve kök hücre özellikleri bakımından analiz edildi. Aşırı Slug ifadesinin HSK’da hem tam hem de kısmi EMT’yi tetiklediği gösterildi. Tam EMT, E-cadherin’in azalması, ZEB2 mRNA’sının ise artması ile karakterize edildi. Kısmi EMT ise E-cadherin’in artması ve vimentin ve ZEB2 mRNA’sının azalması ile karakterize edildi. ABCB1 azalması ve ABCG2 artması ile ortaya çıkan Slug aracılı kemodirenç gelişimi ilginç bir şekilde hem tam hemde kısmi EMT’de ortak olarak olarak gözlendi. Buna ilave olarak kök hücre karakteri olan CD133 mRNA’sının artması her iki EMT için ortak olan diğer bir özellikti. Bunların yanında, kısmi EMT fenotipi gösteren HSK hücrelerinden izole edilen koşullu medyumda, translasyon sonrası değiştirilmiş fibronektin1 ve kollajen tip II α 1 ile değiştirilmemiş fibrinojen gama zincirinin artması tespit edildi. Böylece bu proteinlerin kemodirenç ve kısmi EMT biyoişaretleri olarak kullanılabileceği ileri sürüldü. Aynı şekilde koşullu medyumda, hsa-miR-296-3p, hsa-miR-101-3p ve hsa-miR-885-5p miRNA miktarlarının artması tespit edildi. Böylece bu mikroRNA’ların da HSK’da kemodirenç ve kısmi EMT biyoişaretleri olarak kullanılabileceği ileri sürüldü.
2018-01-01T00:00:00ZVanadil sülfat ve nano formlarının kanser hücrelerinin canlılığı, morfolojisi ve hücre içi lokalizasyonuna in vitro çok yönlü etkileri
https://hdl.handle.net/11421/4647
Vanadil sülfat ve nano formlarının kanser hücrelerinin canlılığı, morfolojisi ve hücre içi lokalizasyonuna in vitro çok yönlü etkileri
Vejselova, Djanan
Vanadyum bileşikleri kanser araştırmalarında ideal kanser tedavi ajanı olarak çokça yer almaktadır. Kanser tedavisinde kullanılan metal bazlı kemoterapötiklerin birçok ağır yan etkileri bilinmektedir. Bu sebeple yan etkili olmayan ve düşük dozlarda sitotoksisite gösteren yeni ilaçların geliştirilmesine ihtiyaç vardır. Kanser tedaviside yeni yaklaşımlar, kanserli hücrelere tedavi ajanının daha çok sokulması, en az yan etkiye sahip ajanların seçilmesi ve geliştirilmesini amaçlamaktadır. Bu çalışmada meme kanserinin tedavisi için vanadil sülfatın ve yeni sentezlenen vanadil sülfat yüklü katı lipid nanoformulasyonun potansiyel sitotoksik, antiproliferatif, proapoptotik etkileri, sebep olabileceği morfolojik ve ince yapısal değişiklikler insan meme kanseri hücre hattı (MCF-7) üzerinde araştırılmıştır. Sitotoksisite MTT kolorimetrik testi ile, çekirdek, membran ve hücre iskeletindeki morfolojik değişiklikler ve hücre içi kalsiyum derişimi değişiklikleri konfokal, ince yapı değişiklikleri ise geçirimli elektron mikroskobunda (TEM), apoptoz indükleme özelliği akış sitometrisinde, hücre döngüsü ve antiproliferatif etkisi ise immünhistokimyasal olarak değerlendirilmiştir. Vanadil sülfatın, nano formu daha fazla olmak üzere MCF-7 hücrelerinde sitotoksik etkiyle, hücre morfolojisinde ve ince yapısında hasar oluşturduğu, Siklin D1 ve B1 ve de E-kaderin ekspresyonunu arttırdığı ve apoptozu tetiklediği tespit edilmiştir. Bu bulgular vanadyum tuzlarının ve nano formlarının kanser tedavisinde kullanımı için ileri araştırmalara ilham verici özelliktedir.
Tez (doktora) - Anadolu Üniversitesi; Anadolu Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü, Biyoloji Anabilim Dalı; Kayıt no: 243659
2016-01-01T00:00:00ZSamanlı Dağları'nın liken çeşitliliğinin kantitatif yöntemlerle incelenmesi
https://hdl.handle.net/11421/4653
Samanlı Dağları'nın liken çeşitliliğinin kantitatif yöntemlerle incelenmesi
Yavuz, Yılmaz
Bu çalışma Samanlı Dağları'nın liken ve likenikol çeşitliliğini belirlenmesi ve kantitatif yöntemlerle değerlendirilmesi amacıyla yapılmıştır. Liken ve likenikol mantar örneklerinin teşhisi sonucunda 65 lokaliteden 33 ordo, 61 familya ve 142 cinse ait 390 tür ve türaltı takson tespit edilmiştir. Bu taksonlardan Abrothallus suecicus (Kirschst.) Nordin, Amandinea lecideina (H. Mayrhofer & Poelt) Scheid. & H. Mayrhofer, Anisomeridium biforme (Borrer) R.C. Harris, Arthonia spadicea Leight., Bacidina neosquamulosa (Aptroot & Herk) S. Ekman, Candelariella xanthostigmoides (Müll. Arg.) R.W. Rogers, Catillaria picila (A. Massal.) Coppins, Illosporiopsis christiansenii (B.L. Brady & D. Hawksw.) D. Hawksw., Lecanora stenotropa Nyl., Marchandiomyces corallinus (Roberge) Diederich & D. Hawksw., Micarea subnigrata (Nyl.) Coppins & H. Kilias, Paranectria oropensis (Ces. ex Rabenh.) D. Hawksw. & Piroz., Placynthiella dasaea (Stirt.) Tønsberg, Rinodina polyspora Th. Fr., Strigula jamesii (Swinscow) R. C. Harris, Thelidium minutulum Körb. eldeki verilere göre Türkiye için yeni kayıttır. Çalışma alanında yayılış gösteren likenlerin dağılışı Ekolojik İndikatör Değerleri göz önüne alınarak kantitatif olarak incelenmiştir.
Tez (doktora) - Anadolu Üniversitesi; Anadolu Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü, Biyoloji Anabilim Dalı; Kayıt no: 399762
2016-01-01T00:00:00Z