dc.description.abstract | Her sanat eseri, belirli bir düşüncenin, bir çabanın ve zorunlu bir sürecin ürünüdür. Sanatsal yaratma eylemi boyunca sanatçı, öznel yaşantılarıyla elde ettiği deneyimlerini yaratıcı hayalgücüyle birleştirerek, sanatsal araçlar yoluyla bunları, kalıcı, görsel hale getirir. Sanat eserinin oluşum sürecinde görsel elemanlar, belirli ilkeler çerçevesinde düzenlenerek eserin mekansal yapısını kurgular- lar. Bu örgütlenme, bir eserin 'sanat' niteliğini kazanması açısından zorunluluk ifade eder. Resim yüzeyinde mekan kavramının oluşumunu etkileyen iki önemli faktör vardır ki; bunlardan birisi sanatçının ruhsal yapısı, diğeri de içinde bulunulan dönemin estetik değerleri ve beğenileri- dir. İki boyutlu resim yüzeyinde 'derin', 'plastik' ve 'yüzeysel' mekan kavramlarının çıkış noktasını bu etkenler oluşturur. Sanatçıya ve döneme ait değerlerin resimsel mekana etkisi, Türk resminin gelişim sürecinde de yansımalarını bulmaktadır. Türk sanatında minyatür estetiğine dayalı resimsel mekan anlayışı, Batı'dan alınan etkilerle yeni bir aşama içine girer. Işık ve gölgenin, bilimsel plandaki perspektifin çizgi sanatına girmesi, Doğu tekniğinin başlıca özelliği olan yüzeyciliği de ortadan kaldırır. XX. yüzyıla gelindiğinde '1914 Kuşağı' sanatçılarıyla Türk resminde empresyonist etkiler görülmeye başlar. Bu dönem sanatçıları- nın resimlerinde mekan. Işık ve renk değerlerinin egemenliği altında şekillenmektedir. 1928 yılında kurulan ve Cumhuriyet Türkiyesi'nin ilk ressam birliği olan Müstakil Ressam ve Heykeltraşlar'da mekan ve nesnelerin oylum değerleri önem kazanmaya başlar. 'D grubu', 1933 yılında akademizme tepki olarak doğmuştur. Kübizmi nesneleri parçalamaktan çok geometrik biçimlendirme olarak görmek ve klasik anlayışın temel ilkelerini uygulamak, grubun kuruluş amaçları arasındadır. 'Yeniler grubu' 1941 yılında kurulmuş, D grubu'nun biçimci- liğine karşı toplumsal içeriğin önemini vurgulamak amacıyla eserler verdikten sonra 1952 yılında dağılmıştır. | en_US |