Bir çağrı merkezinde ses hijyenini sağlamaya yönelik grup terapisi uygulaması
Özet
Bu araştırmanın amacı, çağrı merkezi çalışanlarında ses hijyenini sağlama konusunda uygulanan grup terapisinin ses kalitesinde farklılık yaratıp yaratmadığını saptamaktır. Değerlendirme amacıyla terapi öncesi ve sonrasında objektif ölçüm araçlarından Çok Boyutlu Ses Analiz Programı (Multidimensional Voice Program-MDVP) ve videolarengostroboskopi (VLS) kullanılmıştır. Çalışmaya basit rastlantısal örnekleme ile 20 kadın katılımcı seçilmiş, kulak burun boğaz (KBB) uzmanı tarafından yapılan VLS muayenelerinde tıbbi tedavi gerektirecek organik bir patoloji olmadığı saptandıktan sonra araştırmaya ilk başvuran 10 kişi deney, daha sonra başvuran 10 kişi kontrol grubuna alınmıştır. VLS uygulamalarında deney grubunda 5 katılımcıda nodül, 1 katılımcıda posterior açıklık, kontrol grubunda ise 6 katılımcıda nodül olduğu saptanmış, diğer katılımcıların ses telleri normal olarak değerlendirilmiştir. Kontrol grubundan bir kişi son değerlendirmelere katılmadığı için araştırmadan çıkartılmıştır. Terapi öncesi ve sonrasında katılımcılara MDVP kullanılarak yapılan ses analizinde 7 parametrede terapinin fark yaratıp yaratmadığı terapi öncesi ve sonrası ölçümler ile tespit edilmiştir. Bu parametreler şunlardır: Temel frekans (Fo), yüzde jitter (jitter percent -% jitt ), perde periyod pertürbasyon bölümü (pitch period perturbation quotient -PPQ), yüzde shimmer (shimmer percent -% shim), amplitüd pertürbasyon bölümü (amplitude perturbation quotient -APQ), gürültü harmonik oranı (noise-to-harmonic ratio -NHR), yumuşak fonasyon indexi (soft phonation index-SPI). Terapi grubuna 6 hafta boyunca toplam 13 seans ses hijyenini ve uygun ses kullanımını sağlamaya yönelik ses terapisi verilmiştir. Uygulanan Mann Whitney U testine göre terapi öncesinde ve sonrasında gruplar arasında anlamlı bir farklılık saptanmamıştır. Ancak terapi öncesinde APQ parametresinden anlamlılık düzeyi olarak kabul edilen p‹O.O5'e yakın bir değer (p=O.O6) elde edilmiştir. Terapi sonrasında ise bu parametredeki anlamlı düzeye yakın farklılığın ortadan kalktığı saptanmıştır. Terapi öncesinde yapılan MDVP ölçümlerinin sonuçları incelendiğinde, katılımcılar rasgele seçilmiş olsa da deney grubuna öncelikle ses şiddetlerinde sorun yaşayan bireylerin başvurmuş olduğu belirlenmiştir. Terapi sonrası yapılan ölçümlerde deney grubunun terapi öncesinde elde ettiği uç değerlerin düştüğü, terapi grubu ile kontrol grubu arasındaki anlamlılık düzeyine yakın farkın ortadan kalktığı saptanmıştır. Dolayısıyla bu bulgular terapinin şiddet pertürbasyonu ile ilgili şikayetleri ortadan kaldırdığını ortaya çıkartmıştır.
Bağlantı
https://hdl.handle.net/11421/7094
Koleksiyonlar
- Tez Koleksiyonu [123]