dc.description.abstract | Doğada sanatın tarihi, Fransa’da ve İspanya’da bulunan yaklaşık 25.000 yıllık mağara
resimlerine, M.Ö 2000 dolaylarında birkaç aşamada inşa edilen Stonehenge gibi megalitik taş yapılara ve bunun gibi sayısız örneğe kadar uzanır. Doğadan esinlenme, bütün
kültürlerin temelinde yatar ve birçok sanat uygulamasının kaynağıdır. Ancak tarihsel
süreçte karşımıza çıkan bu örneklerin yapılış amaçları inanç geleneklerine bağlı olarak
büyü, korunma, avlanma, doğayı taklit gibi olgulardır. Bazı uygulamaların yapılış amaçları ise hala gizemini korur niteliktedir.
1960 sonrasında dönemin sosyal yapısında meydana gelen değişimle beraber, galeri ve
kurumlar için sergi nesneleri üretmeyi reddetmek amacıyla ortaya çıkan sanatsal hareketlerin devamında sanat-doğa arasındaki ilişki de farklı bir boyut kazanmaya başlamıştır.
Açık alanlarda yapılan çalışmalar, farklı amaçsal ayrım noktalarına göre “Yer Sanatı”,
“Arazi Sanatı”, “Yeryüzü Sanatı”, “Çevresel Sanat”, “Ekosanat”, “Ekolojik Sanat” gibi üst
başlıklar altında tanımlanmıştır. Bu başlıklar, doğada açık alanları kullanmaktan, doğal
materyallerin kullanımına, çevresel farkındalığı arttırmaya, restorasyon, geri dönüşüm,
yenilenme, mekana özgü projelere kadar farklı uygulamaları içermektedir.
Bu çalışma kapsamında, net çizgilerle ayrılamayan bu uygulamalardan çevresel duyarlılıkla üretilmiş ve amacı doğaya farkındalık yaratmak olanlar ile ekolojik sorunlara
köklü çözüm önerileri sunan, disiplinlerarası işbirliğine dayanan bilimsel projeler arasındaki farkın vurgulanması hedeflenmektedir. Özellikle “Çevresel Sanat” ve “Ekolojik Sanat” uygulamaları amaç ve malzeme bütünlüğü açısından iki örnek sanatçı çalışmaları
üzerinden ele alınacaktır. | en_US |