dc.description.abstract | Bu çalışma, göç olgusuyla doğan, gelişen ve bugün farklı bir içerik ve biçime ulaşan Almanca Türk yazını içerisinde Feridun Zaimoğlu'nun ayrıcalıklı anlatısına, söylemine yakınlaşmayı amaçlamaktadır. Ayrıca, sözdizimlerini, sözcük ve sözcük öbeklerini, tonlamaları ve vurguları inceleyerek yazarın sanat anlayışını anlamayı denemektedir. Yöntem olarak çoğulcu yöntem ve ampirik çalışma örneklerinden yararlanılmıştır. Yazın biliminin verileri, dilbilim kuramları ve eleştirel yaklaşımlarla yazarın sözdizimleri ve sözcükleriyle iki metin oluşturduğu, söylemini bu unsurların çağrışım ve anlam alanlarıyla güçlendirdiği görülmüştür. Ayrıca, 20. yüzyılda insanın coğrafya tanımaksızın toplum dışına itilmişliği, modern toplumda çelişkili yaşam panoraması, aşağılayıcı, kışkırtıcı sözlerle anlatılmıştır. Yabancı olmanın ezikliğiyle uzun süre Almanya'da yaşayan Türkler, Zaimoğlu ile daha iyi anlaşılmış, yazına yerleşmiştir. Yazarın geliştirdiği Kanakça, aşağılama anlamını aşmış, Rap ve Hiphop kültürünü de içine alarak kuşak değişimlerinin bir belgesi olmuştur. Gerçekliği romantik anlatı tutumuyla işleyen bu dil, yabancı düşmanlığına bütünüyle uzak durmakta, geleneksel ve modern anlayışları yan yana getirmektedir. Anlık mutlulukları, aşkı,din olgusunu, yaşam sevincini, çıkar ilişkilerini, cinselliği, fantezileri, isyanı dillendirmekte, melez kimlilerin sesi olmaktadır. Her anlatı toplumsal bir durumu, bir dönüşümü aktarmaktadır. Bu bağlamda, biz Zaimoğlu'nun iki eserinde yatan anlamı, iletiyi, okurda yaratılmak istenen etkiyi, davranış ilişkilerini aşağılayıcı, hırçın, kışkırtıcı, isyankar, yenilikçi, şiddet, cinsellik ve din olgusu içerikli sözdizimleri ve sözcüklerin belirlediğini görüyoruz. Bu yüzyılda insanın belki de Ortaçağ'dan daha fazla çelişki yaşadığını, Umberto Eco'nun Beyaz Ortaçağ benzetmesiyle anlayabiliyoruz. | en_US |