Gelişmiş Arama

Basit öğe kaydını göster

dc.contributor.advisorBüyükerşen, Yılmaz, 1937-
dc.contributor.authorDerman, Deniz
dc.date.accessioned2017-09-28T13:39:25Z
dc.date.available2017-09-28T13:39:25Z
dc.date.issued1989
dc.identifier.uri
dc.identifier.urihttps://hdl.handle.net/11421/10011
dc.descriptionTez (doktora) - Anadolu Üniversitesien_US
dc.descriptionAnadolu Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Sinema ve Televizyon Anabilim Dalıen_US
dc.descriptionKayıt no: 8123en_US
dc.description.abstractSinemanın doğuşundan bu yana kadın seyirlik temeline dayanan varlığıyla yenidensunumun aracı haline gelmiştir. Lumiere'in karısı ve çocuğunu kahvaltı masasında gösterdiği filmden, bugünün örneklerine kadar, çeşitli bağlam ve düzeylerde sunulmuştur. Çalışma, kadının yenidensunumunu Hollywood örneğinin 'Sessiz Sinema' döneminden başlayarak inceler. Bu incelemelere giriş oluşturmak üzere, filmin meta değerine sahip olduğu egemen sinemada kadının ataerkil ideolojiye bağlı olarak yenidensunumu verilmiştir. Bu yaklaşım, göstergebilim ve psikoanalizin verilerinden hareket ederek kadınının sinemada yenidensunumunu inceleyen Feminist Eleştiriyle bütünleştirilmiştir. Kadının ataerkil bilinçaltına göre 'diğer' olarak tanımlanması, onun filmde sunuluş biçimine de etki eder, çünkü erkeğe oranla farklılığı bir tehlike oluşturur. Bu tehlikenin giderilmesi ise, kadının fetiş haline getirilmesi, ya da görüntüsün dondurulmasıyla gerçekleştirilir. Böylece kadın bakış açısından edilgen, erkek ise etkin hale getirilir. Egemen sinemadaki bu sürecin açıklanması Feminist Eleştiriye göre, psikoanalizin düşler ve bilinçaltı arasında kurduğu ilişkinin film mekanizmasına uyarlanmasıyla sağlanabilir. Göstergebilimin bu bağlamda katkısı, film yapımının nesnel koşullarını incelemesi ve psikoanalizle biçimlendirildiğinde filmin algılanmasını ve kadın görüntüsünün işlevini ortaya çıkarmasıdır. 'Feminist Eleştiri'nin Hollywood filmlerinin analizinde elde ettiği sonuç, geleneksel sinemada bakışa sahip olmanın 'erkeksi' bir konumda bulunmak anlamına geldiğidir. Bu anlamda, Hollywood sineması, 'erkek' diliyle ve söylemiyle düzenlenmiştir. Kadın ise, gösteren ve gösterilen erkek bilinçaltını temsil eden bir gösterge haline gelmiştir. Hollywood sineması, 'Sessiz Film' dönemini oluşturan 20'li yıllarda, 'star' ve 'auteur' varlığının ortaya çıktığı, kadının aile ve evlilik kurumunu zedelemeden zekalarını kullandıkları filmlere sahiptir. 30'lu yıllarda ise, kadın erkeği cezbeden, sonra onu reddeden bir varlık olarak sunulur. Bu dönemin ortalarına doğru cinsel olmayan romantik aşka doğru değişim gözlenir. 'Kadın Filmi' olarak nitelendirilen kadınlara yönelik melodram türü filmlerde ise, kadın kendini kurban eden, aşkı ya da kariyeri arasında seçim yapmaken_US
dc.language.isoturen_US
dc.publisherAnadolu Üniversitesien_US
dc.rightsinfo:eu-repo/semantics/openAccessen_US
dc.subjectKadınlar, Filmlerdeen_US
dc.subjectGodard, Jean-Luc, 1930-en_US
dc.titleJean-Luc Godard'ın sinemasında kadının yeniden sunumuen_US
dc.typedoctoralThesisen_US
dc.contributor.departmentSosyal Bilimler Enstitüsüen_US
dc.identifier.startpage192 y.en_US
dc.relation.publicationcategoryTezen_US


Bu öğenin dosyaları:

Thumbnail

Bu öğe aşağıdaki koleksiyon(lar)da görünmektedir.

Basit öğe kaydını göster