Çoğaltım aracından sanat ortamına elektronik görüntü
Özet
İnsanoğlu, ilk çağlardan günümüze dek kendisinin ya da bir nesnenin görüntüsünü, başka bir yüzeyde görmek ve yeniden üretmek istemiştir. İnsanoğlunun bu arzusunun bir sonucu olarak, teknolojik bazı gelişmelerle de beraberinde ortaya çıkmıştır. Resim, fotoğraf ve film ile başlayan bu gelişmeler, daha sonra elektronik görüntü üretme aygıtlarının bulunmasıyla devam etmiştir. İnsanoğlu, resim, fotoğraf ve film ile görüntü üretme olanağını elde ettiği ilk dönemlerde, bu tenikleri hemen sanat yapma edimi ile kullanmamış, aksine, bu teknikler önceleri birer ticari araç olarak görülmüştür. Fakat, daha sonraları bu tekniklerin bazı sanatçılar tarafından edinilmesi ve gelişen tekniklerin estetik özelliklerinin farkına varılmasıyla, resim, fotoğraf ve film ile görüntü üretme sistemleri birer sanat ortamına dönüşmüştür. Elektronik görüntü de, tıpkı diğer görüntü üretme sistemleri gibi, önceleri ticari amaçlar için kullanılmıştır. Elektronik görüntünün en yaygın ticari kullanımı, bir kitle iletişim aracı olarak televizyon biçiminde gerçekleşmiştir. Televizyon yayınları, tüm dünyada çok hızlı bir şekilde gelişmiş ve yaygınlaşmıştır. Televizyonun bu hızlı gelişimiyle birlikte, bu konu üzerinde toplumsal araştırmaların yapılması da gündeme gelmiştir. Televizyonun toplumsal etkileri üzerine yapılan araştırmaların genelde televizyonun olumsuz etkilerini saptamış olması, televizyona karşı tepkilerin doğmasına yol açmıştır. Sanatçıların elektronik görüntü donanımlarını elde etmeleriyle başlayan video sanatı tarihi de, genel olarak televizyona karşı geliştirilen eleştirel tutumu ile bilinir. Video sanatçıları, televizyonun kitle iletişim gücüne karşı, elektronik görüntünün estetik özelliklerini kullanmaya çalışmışlar, elektronik görüntüyü estetik bir olgu olarak ön plana çıkarmayı hedeflemişlerdir. Henry van de Velde ve çağdaşlarının, sanat ortamına tekniğin olanaklarını sokmaya çalışması, video sanatının kökenlerinin başlangıcı olarak kabul edilir. Daha sonra, De Stij1 grubu ve Rus Yapısalcıları ile, teknik ve teknoloji kavramları, tam anlamı ile sanatın içine girmeye başlamıştır. Laszlo Moholy-Nagy'nin 'tekniğe karşı değil, teknikle beraber' sloganıyla yaygınlaşan bu oluşum, yine onun ışıklandırılmış kinetik heykelleri ile gelişme olanağı bulmuştur. Ayrıca Optical Art (Optik Sanat), Dadaizm, Happening ......
Bağlantı
https://hdl.handle.net/11421/10031
Koleksiyonlar
- Tez Koleksiyonu [121]