dc.description.abstract | İnsanoğlu toplumsal yaşam içindeki pek çok konuyu doğadan yaptığı gözlemler sonucu bulmuş ve algısını yönlendirerek düşüncelerini oluşturmuştur. Sahip olunan düşünceler ve yaşama bakış ile, bu gözlemler çok çeşitli yöntem ve tarzlarda yansıtılmıştır. Kendini ifade etme, kalıcılık endişesi ve kaybetme korkusu ile insanoğlu algıladığı dünyayı ve kendi gerçeklerini yüzey üzerine resmetmiştir. Doğada yaptığı gözlemler sonucunda güneşin bareketlerine bağlı olarak nesneler üzerinde ışıklı ve gölgeli alanlar gözlemleyen insanoğlu, hem gerçeği olduğu gibi yansıtma kaygısı taşıdığı dönemlerde, hem de gerçeği kendi iç süzgecinden geçirerek, kendine göre yorumlamayı tercih ettiği dönemlerde, anlatımını vurgulamak, pekiştirmek, etkin kılmak ve güçlendirmek adına, ışıklı-karanlık alanları belirtmeye önem vermiş; yani gölgeye başvurmuştur. Bu çalışmada, ışık ve gölgenin doğadaki varlığı ve insan hayatında bir anlatım aracı olarak yer almasının anlatıldığı birinci bölümün ardından gölgenin algılanması, görme eylemi ile algı arasındaki ilişki ve en önemlisi gölge bilinçaltı birlikteliği incelenmektedir. Tüm bu bilgilerin ışığında, ışık ve gölgenin inceleneceği yüzeyler olan resim, fotoğraf ve filmin her biri sanat olarak gölgeyle ilişkilerinin ardından, örnekler dahilinde irdelenmektedir. Sonuç olarak denilebilir ki gölge, diğer görsel estetik öğelerde olduğu gibi, yüzey üzerinde tek başına değil, diğer öğelerin de birlikteliğiyle ortaya çıkar fakat sonrasında kendi başına bir anlatım aracı olarak varlık gösterir. Gölge diğer görsel estetik öğelerde olduğu gibi, yüzey üzerinde resmeden kişi için, düşünce ve duygularını açıklama, yorumlama ve pekiştirme aracıdır. | en_US |