dc.description.abstract | Sanatın işi imgeler yaratmaktır bir anlamda. Sanatçı, dünyayı algılayış biçimini, düşlerini, hayallerini, düşüncelerini, duygularını imgeler yoluyla, imgelerine somutluk kazandırarak dışavurur. Çocuk ta tıpkı bir sanatçı gibi eline kağıt ve boyaları aldığı zaman, doğduğu günden itibaren zihninde kaydettiği, yeniden kurduğu (oynadığı oyunlarla, dinlediği masallarla, çevresinin etkisiyle) bütün imgelerini özgürce kullanır resimlerinde. Çocuk için bu etkinlik bir çeşit oyundur (renklerle, şekillerle, çizgilerle, boyalarla vb.) aslında. Olabildiğince özgür, bağımsız olmak, yaratıcılığını hiçbir kısıtlanma olmadan kullanmak ister. İmgelem gücü en yüksek seviyededir. Çocuğun eğitiminde imgesel düşünceye, yaratıcı imgelem gücüne ne kadar yer verilmişse o kadar özgür ve yaratıcı olacak, sağlık1ı bir kişilik geliştirecektir. Dünyayla, çevresindeki insanlarla ilişkilerinde, kalıplara, kurallara takılıp kalmayacak, daha evrensel düşünecek ve yaşayacak, varolan düzenle ilgili kaygılarını, rahatsızlıklarını korkusuzca ifade edecek ve değiştirmeye çabalayacaktır. Bu araştırmada, çocuğun eğitiminde yaratıcı imgelem gücüne yeterince yer verilmediği düşünülerek, sanat eğitiminde imgeye ve ona bağlı süreçlere ne kadar yer verilmesi gerektiği araştırılarak açıklanmaya çalışılmıştır. Araştırma tarama modelindedir. İmgenin anlamı, tarihsel değişimi, eğitimde ve sanat eğitiminde imgenin gelişim süreci ile imgeyle bağlantılı olarak duyum, algı, imgelem, simge... gibi kavramlar da açıklanmış ve çocukta yaratıcı imgenin gelişiminin oyunla, teknolojiyle, çevreyle ilişkileri de araştırılarak yorumlar yapılmıştır. | en_US |