dc.description.abstract | 21. yüzyılın değişen parametreleri içinde hız kavramı her alanda bir öncelik olarak karşımıza çıkmakta ve hız kültürü olgusunu gerçek kılmaktadır. Hız kültürü yerleşik kalıp ve kökleşmiş alışkanlıkları içinde barındırmayarak yeniye adapte olma, hızlı düşünme ve kavrama gibi yetileri öncelikleri arasına almaktadır. Kırılması zor olan alışkanlıklarımız, otomatizmlerin bir ürünü olarak bilinçdışı olarak gerçekleşmekte ve örtük bellek çatısı altında değerlendirilmektedir. Alışkanlıkların ve sanat pratiklerinde tekrar yoluyla kazanılan becerilerin ortak noktası olan otomatizm ise hızlı, bilinçdışı, eforsuz gibi özelliklerle karakterize edilmektedir. Sanat tarihine bakıldığında farklı sanatçı ve tasarımcılar, üretim süreçlerinde hızı ve hız dinamiklerini (otomatizm, sezgisellik, rastlantısallık, belirsizlik gibi) kullanarak, bilinçdışı alanı tetiklemeyi, yaratıcılıklarını ve özgün dillerini (idiolekt, idiostyle) geliştirmeyi amaçlamışlardır. Sanat pratiklerinin hedefi de halihazırda otomatikleşen beceriyi daha fazla otomatikleştirmek değil, üzerine kendinden bir şeyler ekleyip özgünleştirerek yaratıcı süreci özgürleştirmektir. Bu yaklaşım otomatizm ve alışkanlıkları yeniden yapılandırarak koşullandırılmış bakış gibi alışkanlık döngülerini kırmayı içerir. Sanat eğitiminde gerçekleştirilen hızlı desen pratikleri yerleşik alışkanlıkların kırılmasında, yaratıcı düşünceyi anında aktarmada ve bilişsel esneklik gelişiminde elverişli bir saha sunmaktadır. Bu sahaya özgün ve güncel bir yorumlama getirilerek Anadolu Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Resim, Heykel, Grafik Sanatlar, Çizgi Film ve Animasyon bölümleri sanat öğrencileriyle hızlı ve deneysel bir desen uygulaması gerçekleştirilmiştir. Hızın, yaratıcılığın pozitif yordayıcıları olarak değerlendirilen çağrışımsal, sezgisel, bilinçdışı içeriklerin ortaya çıkarılmasına yardımcı bir mekanizmaya dönüştüğü, özgün ifadelerin gelişimine katkı sağladığı kabul edilebilir. | en_US |